Yaşam

Dark Souls of Japan Tema Sanat Formu Yūrei-zu’nun Kan Ağlatan Eserleri ve Hikayesi!

Yūrei-zu adlı Japon sanat akımının bir sonucu olarak ortaya çıkan eserler, bugün hala görenleri büyülemeye devam ediyor. Ruhların ve kanlı sahnelerin yer aldığı bu sanat ve tarih eserlerini gelin birlikte inceleyelim.

Kaynak:https://consecrea.com/illustrations-y…

Tokyo’nun Nerima semtinde bir eve giren herkesin lanetlenerek öldürüldüğüne inanılıyor.

Kurbanların ortasında bir sosyal hizmet görevlisi, bir dedektif ve bir grup kız öğrenci var. Bu kurbanların yaşamlarından onlarca yıl önce, bir adam karısını, çocuğunu ve evin kedisini bu gizemli evde öldürmüştü. İnanışa göre, ailenin (ve kedinin) ruhları sonsuza dek meskende hapsolmuş, ziyarete gelen herkesi öldürerek intikam almak istemiştir.

En azından bir Japon gerilim filmi olan Ju-On: The Grudge (2002) filminin konusu buydu. Bu hayaletler, hayatlarında çok fazla yanlışa maruz kalan ve artık öbür dünyaya ilerleyemeyen Onryō olarak sınıflandırılır.

Onryō kavramı ise köklü bir kavramdır. Japonların uzun ve zengin bir masal ve folklor tarihi vardır. Tüm bu hikayeler, hala yaygın olarak inanılan Şintoizm gibi yerel inançlara dayanmaktadır.

Ancak tüm ruhlar kötü değildir.

Bazıları asil bir talihe sahiptir, bazıları ise çok daha trajiktir, örneğin Ubume (çocuklarını özleyen ölü anneler). Japonlar için tüm bu ruhların genel adı yūrei’dir, ‘soluk ruh’.

Yūre adı verilen bu hayaletler, doğaüstü temalara sahip yūrei-zu adlı bir Japon sanat formundan türetilmiştir.

Hayaletler, ruhlar ve hatta iblisler dahil doğaüstü özelliklere sahip tüm eserler bu benzersiz kategoriye girer.

Yūrei-zu’nun kökenleri, sanat eserlerinin rulo halindeki resimlerden oluştuğu Japon orta çağlarına kadar uzanır.

Yüzyıllar sonra, Edo Dönemi’nde (1603-1867), doğaüstü unsurlar içeren daha fazla sanat eseri yayılmaya başladı.

Örneğin, The Great Wave off Kanagawa’nın (1831) arkasındaki büyük Japon sanatçı Katsushika Hokusai, ünlü tiyatro hayaleti Kohada Koheiji’nin yaşamı ve ölümü üzerine bir portre yaratmıştır.

Hikayeye göre Koheiji, yūrei rolünü oynadıktan sonra hayalet oldu.

Tokugawa döneminde bu eserler popülerliklerinin zirvesindeydi.

Aşırı sosyo-politik karmaşanın yanı sıra, bir dizi doğal afet sonucu kaygı ve kaygıyla sarsılan insanlar, bu karışık durumların nedenlerini anlatmak için folklora yöneldiler.

Bu yönelim, yūrei-zu sanatının daha da genişletilmesi ve yayılması anlamına geliyordu.

Sonuç olarak bu durumdan memnun olmayan Japon hükümeti bir dizi reformla yūrei-zu’yu yasaklamaya çalıştı, ancak çabaları boşunaydı.

Bu da, zayıflayan bir Japon hükümetinin ve halkın hoşnutsuzluğunun bir sembolü haline geldi.

Edo döneminin sonunda, hakikat, chimidoro-e ve muzan-e (“kanlı” ve “acımasız resimler” anlamına gelen) adlı sanat türleri de ortaya çıktı.

Bu türler yūrei-zu ile aynı tonda olsa da doğaüstü unsurlardan uzaklaşarak şiddet ve vahşet gibi daha gerçekçi temalara yönelmişlerdir.

Bununla birlikte, Japonya’da, bu hayaletlerin ve doğaüstü masalların şanlı tarihi, şimdiye kadar birçok çağdaş korku masalının kaynağı olmuştur.

Bugün Japonya, Ringu (1998), Ju-On (2002) ve Dark Water (2002) gibi uluslararası üne sahip kaygı filmleriyle tanınan bir ülkedir.

Bu hayaletler ve batıl inançlar, Japonya dışındaki birçok kişinin de ilgi odağı olmuştur.

cdn-japantimes.com

Örneğin, ruh fotoğrafçılığı bugün hala büyümekte olan bir çeşittir. Pek çok insan, bir hayaleti fotoğraflamak amacıyla Japonya’nın bu perili evlerini ziyaret eder.

Bu eserler bugün de görenleri büyülemeye devam ediyor.

Her yıl milyonlarca insan Japonya’yı ve bu sanat eserlerini ziyaret ediyor. Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu